*****Fehmi İLHAN-KIŞLA’DAN DÜNYA’YA yazısı

KIŞLA’DAN   DÜNYA’YA

          İnsanlık tarih boyunca, sürekli bir değişim, gelişim ve hareketlilik  içinde olmuştur. Bu çoğunlukla ihtiyaçtan, kimi zaman da isteğe bağlı olmadan zoraki olmuş, yaşadıkları yerleri terketmişler ya da göç etmişlerdir.

         Anadolu coğrafyasında yaşayan halklar bu sözünü ettiğimiz hareketlilikten nasibini fazlasıyla almıştır. Bu göçler ve hareketler kimi zaman devletler tarafından kayıt altına alınmışsa da, konar göçer yaşayan büyük halk kitlelerinin izini sürmek o kadar da kolay değildir.

         Köyümüzün  de bu bağlamda geçmişi ve kökenleri hakkında yeteri kadar bilgiye ne yazık ki sahip değiliz. Ancak yine de insan kökenlerini merak ediyor ve bulabildiği bilgi kırıntılarıyla, duyumlarla gidebildiği yere kadar gitmek istiyor.

         Gökköy’ün bilinen yazılı kaynaklardan öğrenebildiğimiz tarihi 200 yıl kadar öncesine dayanmaktadır. Sözünü ettiğimiz tarih bugünkü bulunduğu ve adını bir söylenceyle aldığı yer olan Gökköy ile ilgili. Gökköy’den öncesi ise yazılı bilgi olmayıp, yaşlı kuşaklardan aktarılarak gelen söylencelerle öğrenebildiklerimizle sınırlı.

         Bilinebilen ilk yerleşim yeri Öz mevkiinde bulunan “Kışla Köyü“dür. Buraya ne zaman yerleştikleri ne zamana kadar yaşadıkları bilinmemektedir. Daha sonra bugün dahi o isimle bilinen ve anılan Eskiköy’e sonra da büyük ihtimalle 1700 lerde  bugünkü yerine yerleşmiştir. Bunun öyküsünü Gökköy’ün Kültür Bohçası kitabından aktarayım : “Köyün davar çobanı Gök Ali’nin otlakta davarları otlatırken, ıslak sakallı bir teke dikkatini çeker. Gök Ali, köy halkının susuzluktan yakınarak yeni yerleşim yeri aradığını  bildiginden, ıslak sakalli tekenin durumundan köyü haberdar eder. Bunun üzerine Gök Ali ile köylüler birlikte tekenin takibini yapmaya karar verirler. Bir gün nihayetinde tekeyi takip ederek suyun kaynağına ulaşırlar. O gün bir sevinçle köye döndüklerinde köylü sorar.

-         Eyy.. suyun yerini bulabildiniz mi ?

-         Bulamaz mıyız, bulduğumuz su yedi sülalemize de yeter .

-         Peki bu bulduğunuz su nerede ?

-         Nasıl tarif etsek bilmiyoruz ki şu kocaman bir taşın altında, etrafında tarifi mümkün bir işaret söyleyemeyiz.

-         Niye ?

-         Çünkü Gök’ten başka hiçbir yer görünmüyor. Etrafında çamlar sanki göğe ulaşmış, taa ki o kadar büyümüş.

-         Desenize orası da buradan farksızmış. Gök’ten başka bir yer göremeyeceğiz.

Köylü suyun bulunduğu yer olan Kaliğin Pınar’ın çevresine yerleşmeye karar vererek bu bölgeye göçederler.Köylü bir rivayete göre suyun bulunduğu haberinin verildiği andaki sohbeti hatırlayarak, yeni yerleşim yerine de Gökköy adını verirler. „

         Buraya sekiz ailenin geldiği söylenmekte, sonraları başka köylerden kişiler ve aileler de gelerek giderek büyümüştür. Gerçekten de çeşitli nedenlerle pekçok aile ya da sülale başka köylerden gelip Gökköy’e yerleşmiştir. Başka başka köylerden gelen oymak ve sülaleler zamanla karışıp kaynaşarak çoğu „hısım“, „akraba“ oldu. Bugün köylülerimiz „delme/takma“ diye adlandırdıkları biçimde birbirleriyle akraba olmuşlardır. Seyfettin İlhan’ın tespit ettiği Osmanlı kaynaklarında 1830 larda köy 150  nin üzerinde bir nüfusa ulaşmış görülüyor. Yine tarihi bilgilere göre Köyümüzü yaylak olarak kullanan gruplar da gelmişlerdir. Bu bilgiler Osmanlıca kaynaklardan tespit edilmiş, olup yayınlanmayı beklemektedir.

         İşte bu tarihten günümüze kadar bilinen Gökköy‘ün, başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktı. Köyün giderek nüfusunun artması ki, 1965 Nüfus sayımında 1000 e yaklaşıyordu. Türkiye ve Dünya’daki sosyo-ekonomik gelişmeler, Gökköy’ü de yakından etkilemeye başladı. Başlangıçta mevsimlik inşaat işçisi „amele“ olarak Ankara’ya, Çorum’a giden gençler, belli bir zaman sonra oralarda artık yerleşmeye başladılar. İlkokulu köyde bitiren çocuklar eğitimlerine ya Yatılı okullarda ya da Çorum’da tutulan öğrenci evlerinde eğitimlerine devam ediyorlardı. Bu arada bir başka gelişme köyümüzü daha büyük oranda etkileyecekti.

         Almanya  başta  olmak üzere Hollanda, Belçika ve Fransa’nın Türkiye’den işçi talep etmesi nedeniyle, kurdukları Gökköy Kalkınma Kooperatifi aracılığıyla 1965 lerden itibaren pekçok genç bu ülkelere „misafir işçi „ olarak gitti. Bir süre sonra da ailelerini yanlarına alarak, o ülkelerde yerleşmeye başladılar. Bugün Avrupa genelinde 200 e yakın Gökköylü aile yaşamaktadır.

         Yurt içinde ise başta Ankara olmak üzere, Çorum ve Antalya’ya da iş bulup yerleştiler. Okullarını bitirip meslek sahibi olanlar da oralarda yaşamaya başladılar. Bugün Gökköy’de yaşayan Gökköylünün kat be kat fazlası başka kentlerde ve devletlerde yaşamlarını sürdürmektedirler.

Birkaç satırda  özetlediğimiz bu gelişmeler, o kadar basit ve kolay olmadı elbette, gidenler daha rahat bir yaşama kavuşsalar da bunun için hepsi de çok büyük ve emek verdi, bedel ödedi. Sevdiklerinden, ailesinden, dostlarından uzaklara savruldu. Ama hayat devam ediyor ve insan da bu hayata uyum sağlamada son derece maharetli.  

Gökköy’de  salan  kökler bugün Dünya’nın dörtbucağına uzanan dallar oldu. Kimileri köklerinden oldu, unuttu, kimi dallar kırılıp yokoldu gitti. Kimileri de kökler ile dallar arasında bağlantı kopmasın diye uğraştı durdu.

Elbette Gökköy’den kopup giden bu hayatlardan bazıları, başka mecralara aksa da, pekçoğu başlangıçta her yıl, iki yıl da bir de olsa izine gelip „iz“lerinin kaybolmamasına özen gösteriyordu. Giderek azalsa da bu „iz“ sürmeler, bundan vazgeçmeyenler de vardı. İşte Kökler ile dallar arasında bağını koparmayan Ankara’daki Gökköylüler önce bulundukları yerde bağlarını güçlendirmek, sonra da, doğdukları yerle bağlarını koparmamak için biraraya gelip Gökköy YD Derneği‘ni kurdular(1989). Derneğin amacına uygun olarak Gökköy için hizmet yapmayı, kendi aralarında dayanışmayı ve birlik olmayı başardılar. Tüm Gökköylüleri biraraya getirmeyi başardıkları Gökköy Şenlikleri’ni düzenlediler. İlki 1991 de Kurucaöz’de gerçekleştirilen şenlik, günümüze kadar geçen yıl hariç aralıksız yapılmaktadır. Tüm köylülerimizin biraraya gelmesinde çok önemli katkıları olmuştur, bu şenliklerin. Şu ana kadar katkı sunan ve destek veren tüm canlara teşekkür borçluyuz.

Çorum’da yaşayan Gökköylüler de yine bir dernek kurarak, aralarındaki dağınıklığı giderip, dayanışma ve birliği sağlayarak, yapılan bu şenliklerde destek vermeye, katkı sunmaya başladılar.

Köyümüzün halkı ve dışarıda yaşayan Gökköylülerin katkılarıyla köyümüze Cemevi yaptırılmıştır. Buraya katkı verenler kadar vermeyenlerin de olduğunu da ne yazık ki yaşayarak gördük.

Yurtdışında yaşayan Gökköylülerin köyle bağlantı kurmaları daha zordu, ama imkansız değildi. Uzakta olmak, teknik gelişmeleri kullanmaya zorladı. Rahmetli Yusuf Alataş’ın da katkısıyla  Kazım Doğan internette Gökköy Köyü sitesini kuruldu. Köyle ilgili bilgi, belge, fotoğraf ve duyuruları paylaşıldı. Gelişmelere uygun olarak „Gökköy Radyosu“ ile müzik ve sohbet yayınları yapıldı. Burada kurulan bağlantıların sayesinde Almanya’da Avrupalı Gökköylüler Şenlikleri düzenlendi. Bu şenliklerden elde edilen gelirlerin bir kısmı, Ankara GKYDD ne başarılı öğrencilere yardım için bağışlandı. Gökköy Sitesi, artık yeterince kullanılmadığı için kapatıldı, zira Sosyal Medya iletişimde yeni mecra haline gelmişti. Yine Kazım Doğan tarafından oluşturulan Facebook’ta „ Çorum Gökköy Köyü Grubu“  9 yıldan beri, paylaşım ve duyurularla, köy ve köylülerimizle olan bağlantılarımızı tüm bileşenlerin katkısıyla sürdürmekteyiz. Gökköy Köyü Muhtarlığı Grubu da köyle ilgili paylaşımlar yapmaktadır. Ayrıca yine Gökköy adına açılmış bir başka grupta da paylaşımlar yapılmakta. Antalya Gökköylüler Grubu da bu mecrada paylaşımlar yapmaktadır. Facebook’ta bu değişik Gruplar yerine tek bir grubun bu konuda hizmet vermesi, kafa karışıklığını önleyebilir. Instagram’da da daha çok fotoğraf paylaşımları yapılmaktadır. Tüm köylülerimizin acı ve sevinçli anlarını birbirlerine duyurmaları için paylaşım yapmaları önemli ve gereklidir.

Ayrıca bu yazıyı paylaştığım, Seyfettin İlhan’ın  https://gokkoykoy.blogspot.com/  sitesi de internette Gökköy ile ilgili bilgilerin, belgelerin, fotoğrafların yeraldığı, sizlerin de katkı vererek zenginleştirilecek bir alan olarak bulunmaktadır.

Tüm bu çabaların kök ve köklerinden kopmayan dalların bağlantısını sürdürmek, kökünden kopmama isteğinden kaynaklanmaktadır. Kökümüz bizleri ayakta tutmaya devam edecekti.03.01.2021